Covid Geçirenlerde Görülen Kalça Ağrısı İhmal Edilmemeli


Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs enfeksiyonunun tedavisi sonrasında farklı rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Bu rahatsızlıklardan birini de kalça kemiğinde kanlanma bozukluğu olarak bilinen femur başı avasküler nekrozu oluşturuyor. Kalçada ağrı ile belirti veren avasküler nekrozun görülme sıklığının, özellikle Covid- 19 tedavisi sonrasında kortizol kullanımına bağlı olarak artış gösterdiği görülüyor.  Erken teşhisin önem taşıdığı bu rahatsızlıkta tedavi ise hastalığın evresine göre farklılaşabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan Özsoy, kalça kemiğinde kanlanma bozukluğu ile ilgili bilgi verdi. 

Kalça kemiğinin kanlanma bozukluğuna bağlı olarak oluşur

Femur başı avasküler nekrozu ya da diğer adı ile femur başı aseptik nekrozu, kalça kemiğinin kanlanma bozukluğuna bağlı oluşan bir hastalıktır. Kırık ve çıkıklar gibi travma sonucu ortaya çıkabilen bu hastalığın diğer sebepleri arasında kortizon kullanımı, aşırı alkol tüketimi, bazı pıhtılaşma bozuklukları ve romatizmal hastalıklar da bulunmaktadır. Genel olarak bu hastalık erkeklerde daha sık görülmektedir. 

Pandemi sonrası avasküler nekrozun görülme sıklığı arttı

Kortizonun (steroid) Covid-19 gibi ciddi hastalıklarda hayat kurtarmakla birlikte ne yazık ki pek çok yan etkisi bulunmaktadır. Femur başı avasküler nekrozu, steroidlerin uzun süreli kullanımı sonucu görülen önemli yan etkilerden birini oluşturmaktadır. Covid-19 enfeksiyonu sebebiyle hastanede tedavi gören KOAH, astım ve akut solunum sıkıntısı yaşayan hastalara uygulanan kortizon tedavisi sebebiyle oluşan kalça kemiğinde kanlanma bozukluğunun izlenme sıklığının ise özellikle pandemi sonrası arttığı gözlemlenmektedir.  

Covid -19 sonrası ortaya çıkan kalça ağrıları ciddiye alınmalı

Femur başı avasküler nekrozunda uyluk kemiğinin baş kısmının dolaşımının bozulmasına bağlı olarak kemik içinde basınç artışı, ödem ve hücre ölümü görülür. Bu hastalık yavaşça gelişen kalça ağrısı ile ortaya çıkmaktadır. Hastaların çoğunlukla şikayeti yürümek ve hareketle artan kasık içinde ağrı olmaktadır. Bu ağrı uyluğun iç kısmına yayılabilir ve genellikle istirahat ile azalır. Hastalar kalçanın ileri derece hareketini gerektiren ayakkabı bağcığını bağlama, ayak tırnağını kesme gibi aktiviteleri yapmakta zorlanır. Özellikle Covid -19’dan sonra gelişen kalça ağrıları, avaskuler nekrozun gözden kaçırılmaması açısından ciddiye alınmalıdır. 

Erken teşhis tedavide önem taşır

Muayene sırasında kalça eklem hareketinde kısıtlılık ve hareketle gelen ağrı en önde gelen bulgulardır. Erken teşhis bu hastalığın tedavisinde önemlidir. Teşhis için muayenenin yanında kalça Röntgen grafileri ve kalça MR’ı gereklidir. Özellikle MR görüntüleri femur başı içindeki ödemi, doku ölümünü (nekroz), kıkırdak altındaki kırığı ve kemik yüzeyindeki çökmeyi net olarak gösterir. Diğer yandan bazı kan testleri de (romatizmal testler, pıhtılaşma testleri, kan yağ seviyeleri)  yapılmalıdır.

Hastalığın evresi tedaviyi şekillendirir

Femur başı avasküler nekrozu tedavisinde hastalığın evresi ve radyolojik olarak çökmenin olup olmaması tedaviyi şekillendirir.   Çökmenin olmadığı ve nekrozun (doku ölümü) az olduğu durumlarda cerrahiye ek olarak bazı tedaviler yapılabilir. Kan yağ seviyesini düzenleyen ilaçlar (statinler), bazı kemik erimesi ilaçları (bisfosfonatlar), kan sulandırıcı ilaçlar ve damar açıcı bazı ilaçlar (iloprost) kullanılabilir. Koltuk değneği kullanılarak kalçanın yükünün azaltılması önemlidir. Diğer yandan femur başındaki oksijen miktarını artırıp iyileşmeyi hızlandırıcı hiperbarik oksijen tedavisi denenebilir. Ama cerrahi tedavi erken dönemde baştaki ödemin azaltılıp kan dolaşımının artırılmasında önemli yer tutar.

Cerrahi ile bölgede basınç azaltılırken, kanlanma artırılır 

Femur başı avasküler nekrozunun erken döneminde yani baş kısmında çökmenin olmadığı ve nekrozun küçük olduğu durumlarda kor dekompresyon (core decompression) ya da diğer adıyla foraj denilen ameliyat yapılabilir. Burada amaç femur baş ve boyun içine delikler açarak artmış basıncın azaltılması ve kanlanmanın artırılmasıdır. Bu sırada açılan deliklerin içine kök hücre ve taze kemik parçalarının (kemik grefti) eklenmesi başarıyı artırır. Bu cerrahi yöntemin başarı oranı yüzde 60-70 civarındadır. Ameliyat sonrasında 4-6 hafta boyunca koltuk değneği kullanılarak kalça üzerine verilen yükün azaltılması gereklidir.

İleri evre hastalara total kalça protezi takılıyor

Hastalığın daha ileri evrelerinde yani başta radyolojik olarak çökme varsa ve nekroz alanı çok genişse, asetabulum denilen kalçanın çatı kısmında da hastalık mevcutsa total kalça protezi en uygun tedavi olmaktadır. Ameliyat sonrasında erken dönemde hasta bacağına yük verebilir ve fizik tedavi başlanabilir.

Bazı hastalarda çökme olmasına rağmen ağrı hastanın hayatını kısıtlayacak seviyede değilse fizik tedavi ile kalça çevresi kaslar güçlendirilip takip edilebilir. Kilo vererek kalçaya binen yükü azaltma burada önem taşımaktadır. Takipte ağrıda artma olursa total kalça protezi yapılabilir.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir