ASLIHAN ALTAY KARATAŞ / Ankara – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaklaşık 4 saat süren Kabine toplantısının akabinde Millete Sesleniş konuşması yaptı. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
MAZLUMLARIN SESİYİZ: BM Genel Kurulu’na hitabımda İsrail’in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere bölgemizdeki çatışmalara ve zulümlere bilhassa dikkat çektim. Verdiğimiz bildirilerle bir sefer daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük. Türkiye bugün, özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için çaba eden tüm mazlumların global platformdaki sesi haline gelmiştir.
LÜBNAN’IN YANINDAYIZ: Son iki haftada İsrail’in taarruzlarında, ortalarında çok sayıda çocuğun da olduğu bini aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. Lübnan Başbakanı Mikati’yle görüşmemizde Türkiye’nin güçlü takviyesinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. Birinci etapta acil ilaç ve tıbbi materyal yardımımızı bölgeye hızla gönderdik. 30 ton insani yardım materyali çarşamba günü Beyrut’a ulaştı. Güvenlik kuralları elverdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz.
BM’NİN KUVVET KULLANMA YETKİSİ: İsrail’in hücumlarını durdurması için diplomatik temaslarımıza sürat verdik. Dışişleri Bakanımız, MİT Liderimiz ve başka yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla ağır temas halinde. Memleketler arası toplum İsrail’in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Kurulu gerekli iradeyi göstermezse, Genel Kurul’un ‘1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında’ olduğu üzere kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi hızla devreye alınmalıdır.
LİDERLİK YAPMALIYIZ: Bu süreçte, alışılmış ki aslolan İslam dünyasının tutumudur. Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da yaşanan zulme en büyük yansıyı, İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak, zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında, bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Lakin bu mevzuda birinci günden beri maalesef önemli bir zafiyet yaşanıyor. İsrail hükümetini, Hamas’ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımlar atılmıyor.
DÜNYAYI ATEŞE ATIYOR: Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır. Açık söylüyorum, biz bu zulme, bu barbarlığa asla istek göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı maksat alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz. İslam alemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu çağdaş barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail’e karşı ‘insanlık ittifakının’ kurulmadığı her gün, bilinmelidir ki, tehlike daha da büyüyecektir. İsrail’in uyguladığı mezalimin yol açtığı sıkıntılar, eninde sonunda herkesin kapısını çalacak. Tıpkı DEAŞ üzere, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler üzere İsrail’in akınlarının tesirleri katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacak. Türkiye olarak, insanlığın birebir yanlışa tekrar düşmesini istemiyoruz. Müslüman, Musevi, Hristiyan demeden bölgemizdeki herkesin huzuru için memleketler arası toplumu ve İslam alemini harekete geçmeye çağırıyoruz.
DÜZENSİZ GÖÇLE UĞRAŞ: İçişleri Bakanımızın, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın ve Ticaret Bakanımızın sunumlarını dinledik. Göç idaresiyle ilgili çalışmaları ele aldık. Ülkemizdeki sığınmacıların inançlı, onurlu ve istekli geri dönüşlerine dair aksiyon planımızı, tüm paydaşlarla istişare içinde oluşturuyoruz. Bu ülkeye bir daha Boraltan Köprüsü Utancını yaşatmadan, kardeşlik hukukumuza halel getirmeden, ülkemizin ticari ve ekonomik çıkarlarına ziyan vermeden bu hassas süreci çok boyutlu bir formda yönetiyoruz.
‘Cezasızlık algısı’ için çözüm
28 ŞUBAT GERİ GELMEYECEK: Son yıllarda Diyanet Teşkilatımıza yönelik sinsi bir kampanya yürütülüyor. Her fırsatta darbecilere selam çakanlar; bakıyorsunuz, 28 Şubat zihniyetini ‘başörtülü, çarşaflı, sakallı, cüppeli’ diyerek yine hortlatmaya çalışıyor. Devletin sahibi; hangi inanca, kökene, siyasi görüşe mensup olursa olsun, 85 milyonun tamamıdır. Bu makamlarda olduğumuz surece, Allah’ın müsaadesiyle, hiç kimse o kara günleri geri getiremeyecektir.
ÖNÜNE GEÇECEĞİZ: Adalet hizmetlerinde ülkemizi hak ettiği yere getirmek için ağır uğraş sarf ediyoruz. İnfaz sistemiyle ilgili vakit zaman medyaya da yansıyan kimi tartışmaları yakından takip ediyoruz. Vicdanları rahatlatacak, toplumda devlete olan itimadı güçlendirecek, bilhassa de ‘cezasızlık’ algısının önüne geçecek adımları, Meclisimizle işbirliği içinde kesinlikle mutlaka atacağız.
BÖLGESEL GELİŞME: 12. Kalkınma Planımızla uyumlu olarak hazırlanan Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejimizi yakında kamuoyumuzla paylaşacağız. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya Ovasına özel olarak odaklanacağız.
‘Türkevi, 85 milyonundur’
MUHALEFETE ‘TÜRKEVİ’ REAKSİYONU: BM ile birlikte Türkevi’miz de global diplomasinin nabzının attığı merkezlerden biri haline geldi. Ana Muhalefet Partisi’nin devrik eski Genel Başkanı’nın, Türkevi’nden niye bu kadar rahatsız olduğunu da açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi binamız, tıpkı şu an çatısı altında olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz üzere 85 milyonundur, 85 milyonun iftihar vesilesidir. Kapısı da, Milletin Konutu üzere, Türk Milleti’nin her bir ferdine açıktır.